Madamme Bovary

Gustave Flaubert, Milli Eğitim Bakanlığı “100 Temel Eser” Projesi için radyo oyunu olarak senaryosu Ayşegül Kanat tarafından yazılmıştır.

PROJE ADI: 100 TEMEL ESER
PROGRAM NO:11         
METİN YAZARI:AYŞEGÜL KANAT
PROGRAM ADI:MADAMME BOVARY
MÜZİK:SİNYAL
EFEKT:ALKIŞLAR
1. SUNUCU 2. SUNUCUEdebiyatı sevenler ve bu heyecanlı yolculuğa yeni başlayanlar, Merhaba! Hoş geldiniz.
EFEKTALKIŞLAR
1. SUNUCU  -19. Yüzyıl’ın ikinci yarısında, Romantizm’e tepki olarak doğan Realizm’in temel taşlarından birini, Gustave Flaubert’i ve Mme. Bovary adlı eserini tanımaya çalışacağız.
2. SUNUCU  -İçinde yaşadığı toplumu gözlemleyip edindiği izlenimleri,“neden- sonuç” ilişkilerine bağlı kalıp bu izlenimlerini imgeleminde harmanlayarak aktaran Flaubert 12 Aralık 1821’de Rouen’da doğar. Babası bir başhekim, annesi ise, önemli devlet memurları yetiştiren bir ailedendir.
1. SUNUCU  -Yazı hayatına okul yıllarında başlayan yazarımız ilk çalışmasını 1837’de Le Colibri adlı dergide yayımlar. Çevresini keskin bir gözle izleyen, basmakalıp düşünceye karşı büyük bir nefret besleyen genç Flaubert,1841’de girdiği Hukuk Fakültesi’ni sara olduğu düşünülen bir sinir rahatsızlığı nedeniyle yarıda bırakır. Bütün zamanını edebiyata ayırır.
2. SUNUCU  -XIX yüzyılın ikinci yarısını derinden etkileyen Olguculuk Felsefesi’nin, araştırma, gözlemleme; olay ve olguları ortaya çıkış, gelişiş süreci içinde değerlendirme gibi ilkeleri, Flaubert için yol gösterici olur. Yarattığı kişilerin iç ve dış dünyalarını ayrıntılarla verme, anlatımda olabildiğince nesnel bir tavır takınıp kendini gizleme, ayrıntı seçmede gözlem gücünü işletme, onun özelliklerindendir. Kendisinden dinleyelim: (SES YAVAŞLAR)
MÜZİKKISA GEÇİŞ
FLAUBERT  İyi bir yazar olabilmek için görebilmeyi, sağlam gözlemler yapabilmeyi öğrenmek ve tutulan notların dışında kalan şeyleri de bellekte tutabilme ya da hatırlayabilme yeteneğini kazanmak gerekir. Yolculuk yapmak, yazara, bu yetenekleri kazandıracak çabaların başında gelir. Romanlarımın tümünün yaptığım yolculukların sonrasında yazılması bir rastlantı değildir. (FADING)
EFEKTALKIŞLAR
MÜZİKKISA GEÇİŞ
1. SUNUCU  -Eğitimini yarıda bıraktıktan sonra ailesinin Rouen’daki evine çekilir. Dönem “Aydınlanma Dönemi”dir. Toplumun hızla değiştiği, dengelerin alt üst olduğu, bilimde yeniliklerin birbirini izlediği bu zaman dilimi içinde Flaubert birkaç kez Paris’e gitmesinin ve eserlerine kaynak olacak yolculuklara çıkmasının dışında hep Rouen’da yaşar.
2. SUNUCU  Gustave Flaubert’in yolculuklarının, sanatı üzerinde etkisi büyük ve olumludur. 1840’da Pireneler’e yaptığı geziyi, 1845 İtalya, 1847 Fransa gezileri izler. Par les Champs et par les Grėves (Grevler ve alanlar gibi bir anlamı var. Veya grevler açısından- alanlar açısından?) bu yolculuktan doğar.   Bir arkadaşının ölümünün acısına, kendi hastalığı ve yolculuk tutkusu eklenince yazarımız yine yollara düşer. Hedefi, güneşli Akdeniz kıyılarıdır.
1. SUNUCU  -29 Ekim 1849’da arkadaşı Maxime Du Camp’la birlikte çıktığı yolculuk, Kahire, Şam, Baalbek, Trablus, Beyrut, Rodos, Marmaris, İstanbul ve Pire gibi yerleri kapsar. Marmaris’ten başlayan yolculuk notlarını Küçük Asya başlığı altında toplar. Kendi duygularını katmadan, yalın bir üslupla kaleme aldığı bu notlarda kentler, örenler, konakladıkları hanlar, karşılaştıkları kişilerin davranışları ve giysileri ayrıntılı bir şekilde anlatılır.
2. SUNUCU            – Eserlerinde kahramanlarının duygu ve düşüncelerini gözlemci bir gerçekçilikle çözümler. Yazdıklarının gerçeğe uygun olmalarına özen gösteren Flaubert, toplumun anatomisini çizmek yerine, toplumsal yapının etkisiyle oluşan insanlık durumlarına eğilir. Mme. Bovary, beş yıllık bir çalışmasının sonunda tamamlanır ve 1857’de yayımlanır. 1862’de, Antik Kartaca’yı anlattığı Salammbŏ okuru ile buluşur. 1863’te Gönül Şatosu adlı oyununu yazan Flaubert, Duygusal Eğitim, Bir Delikanlının Anıları, Zayıf Cins, Üç Hikâye adlı eserleri de yazar.
1. SUNUCU    -Üzerinde en çok konuşulan, “modern roman’ın tartışmasız öncüsü sayılan Mme. Bovary’yi okumaya başlayabiliriz. (HIŞIRTILAR) Ne oldu? Unuttuğumuz bir şey mi var yoksa?
2. SUNUCUFlaubert’in tasvir yeteneğini de eklemek istiyorum.
1. SUNUCU(GÜLER) Hay hay! Buyurun söz sizin.
2. SUNUCU  (GÜLER) Teşekkürler. (ES) Mehmet Tekin Roman Sanatı adlı eserinde “ Roman, en basit tanımıyla, bir olayı, kişi, çevre, zaman göstererek anlatma sanatıdır. Romancı sanatını gerçekleştirirken gerçek dünyaya öykünür ve okuyucusuna küçük bir dünya sunmaya çalışır. Temel niteliğiyle anlatma, somutlaştırma demektir. Bir şeyi somutlaştırmak demek ise, onun karakteristik çizgilerini, rengini ve ruhunu canlandırmak demektir. Romancı, somutlaştırma işlemini gerçekleştirirken tasvir yönteminden yararlanır”diyor. Flaubert’in bu konudaki ustalığını Mme Bovary’de açıkça görürüz. Yaratılan karakterler çevresi ve kullandıkları eşyalar ile bütünlük içindedir.
1. SUNUCU  Flaubert de bu konuda “ Kitabımda tek başına, nedensiz bir tasvir yoktur; hepsi kahramanlarıma yarar ve eyleme yakından uzaktan etki eder.” demektedir.
MÜZİKGEÇİŞ 
FLAUBERT  Müdür, içeri girdiğinde, etüt salonunda ders çalışıyorduk. Müdürün arkasında da şehirliler gibi giyinmiş yeni bir öğrenciyle, büyük bir sıra taşıyan bir hademe vardı. O sırada uyumakta olanlar uyandı ve herkes sanki çalışırken birden baskına uğramışçasına ayağa kalktı. Müdür oturmamızı işaret etti, sonra etüt öğretmenine dönüp alçak sesle, “Mösyö Roger, bu öğrenciyi sana emanet ediyorum.” dedi. “Şimdilik baştan başlıyor, ancak çalışkan ve iyi bir öğrenci olursa yaşına uygun olan büyük sınıflara geçebilir.” Yeni öğrenci kapının arkasında, bir köşede, büzülüp kalmıştı, bu yüzden kendisini zar zor görebiliyorduk. On beş yaşlarında, hepimizden uzun boylu, bir taşra çocuğuydu. (SES YAVAŞLAR)
MÜZİKKISA GEÇİŞ
2. SUNUCU  Flaubert, sanki sınıfta bulunan öğrencilerden biri gibi bize Charles Bovary’nin okuldaki ilk gününü anlatarak başlar romana. Birinci bölüm Dr Bovary’nin, ailesinin, özellikle annesinin, eğitiminin ve doktor oluncaya kadar yaşadıklarının,  kısacası tüm özelliklerinin anlatıldığı bölümdür.
1. SUNUCU  – Charles Bovary okula başladığı yıla kadar rahat bir çocukluk dönemi geçirir. Okula gitmesini annesi ister. Uyumlu ancak vasat bir öğrenci olan Bovary yine annesinin zorlaması ile Tıp okuluna gider. Öğrenimi zorlu olur ama sonunda doktor olarak evine döner.
2. SUNUCU  – Yine annesinin yol göstermesi ve baskı yapması sonucunda kendisinden büyük ama aylık geliri olan çirkin ve ruhsuz, dul bir kadınla evlenir.
MÜZİKKISA GEÇİŞ
FLAUBERTCharles evlenince daha iyi bir yaşama kavuşacağını ummuş, daha özgür olacağını ve istediği gibi hareket edip, parasını istediği gibi harcayacağını sanmıştı. Ne var ki, evin efendisi karısı oldu. Charles insanların önünde karısının istediği gibi konuşmak, Cuma günleri perhiz yapmak, onu zevkine göre giyinmek, para vermeyen müşterileri, yine karısının emriyle sıkıştırmak zorundaydı. Karısı ona gelen mektupları açıyor, her hareketini gözlüyor, muayenehanesinde kadın hastaları muayene ederken duvarın arkasından dinliyordu. Hanımefendi her sabah sıcak çikolatası hazır olsun, kocası etrafında pervane olsun istiyordu. Ayak sesinden rahatsız oluyor, yanından ayrılsalar yalnızlıktan bunalıyordu. Ne var ki yanına gelseler, ona göre mutlaka ölmesini seyretmek içindi bu!
MÜZİKGEÇİŞ
1. SUNUCU  – Dr. Bovary’nin günleri böyle geçerken bir gece, Bertaux çiftliğine, kırılan bir bacağı tedavi etmesi için çağrılır. Yaralı olan, Emma’nın babasıdır ve ilk kez bu nedenle karşılaşırlar. Bovary Emma’nın görüntüsünden etkilenir. Hasta iyileştikten sonra da Bovary sık sık çiftliğe uğrar. Karısı kuşkulanır, küçük bir araştırma yapar. Çiftlikte güzel, eğitimli, dans etmeyi, coğrafyayı, resim yapmayı, halı dokumayı ve piyano çalmayı bilen bir genç kız olduğunu öğrenince çileden çıkar. İyice geçimsizleşir.
2.SUNUCU  – Karısının aslında büyük bir servetinin olmayışının öğrenilmesi karıkocanın ilişkilerini iyice bozar ve tartışmalı geçen günlerin birinde zayıf bünyeli kadın ölür. Charles Bertaux çiftliğine yaptığı ziyaretleri sürdürürken Emma’yı sevdiğini anlayıp babasından ister ve evlenirler.
1. SUNUCU  -Gustave Flaubert adım adım bizi Emma’ya yaklaştırır. Emma on üç yaşındayken yatılı olarak Rahibeler Okulu’nda eğitime başlar. İyi bir öğrenci olur ve o yıllar onun için çok güzel geçer. Okula sık sık gelen bir kadının getirdiği romanları okur. “Bu romanlar  hep aşklar, erkek ve kadın âşıklar, ıssız köşklerde zulüm görmüş kadınlar, her durakta bir kaçı öldürülen posta arabası sürücüleri, çatlayan atlar, karanlık ormanlar, kalp çarpıntıları, yeminler hıçkırıklar, göz yaşları ve öpücükler, ay ışığı altında yüzen sandallar, koruluklardaki bülbüller, aslan gibi yiğit, kuzu kadar uysal, kimsenin olmadığı kadar erdemli, hep iyi giyimli ve sel gibi göz yaşı döken beyefendiler üzerineydi.”
2. SUNUCU  – Emma, “bir sokağın yaya kaldırımı kadar düz” olan, hayatında hiç tiyatroya gitmeyen, yüzme bilmeyen, kılıç kullanamayan kocasından sıkıntı duymaya başlar. Evliliği hiç de romanlardaki gibi tutkulu ve coşkulu değildir. Bunaltıcı bir bıkkınlık içindedir. Görevlerini yerine getirir. Evi ve muayenehaneyi ustalıkla idare eder. Ama sürekli başka biriyle evlenseydi hayatının nasıl olabileceğini de düşünür durur. (SES YAVAŞLAR)
MÜZİKKISA GEÇİŞ
FLAUBERT  O gerçekleşmemiş olaylar, o bambaşka hayat, o tanımadığı koca, acaba nasıl olurdu? Bütün erkekler Charles gibi olacak değildi elbette. Yakışıklı, hoş sohbet, kibar, çekici bir kocası olabilirdi. Eski manastır arkadaşları kuşkusuz öyle erkeklerle evlenmişlerdi. Onlar şimdi ne yapıyorlardı acaba? Şehirde sokakların gürültüsüyle, tiyatroların uğultusuyla, baloların ışıltısıyla dolu, kalbe ferahlık veren, duyguları coşturan bir hayat sürüyorlardı. Ne var ki kendi hayatı,  penceresi kuzeye açılan bir tavan arası kadar soğuktu. Can sıkıntısı, o sessiz örümcek, karanlıkta kalbinin her köşesine ağını örmekteydi.
MÜZİKGEÇİŞ 
1. SUNUCU  – Emma kendini oyalamaya çalışırken olağanüstü bir olay olur: Marki de Vaubyesard ağzındaki yarayı iyileştiren Dr. Bovary’e teşekkür etmek için evlerine gelir. Uzaktan gördüğü Emma’yı zarif, güzel olarak tanımlar ve karı kocayı Vaubyesard Şatosu’nda vereceği baloya davet eder.
2. SUNUCU  – Sonunda Mme Bovary romanlarda okuduğu yaşantıyı yakından görme fırsatını bulur. Flaubert üstün anlatım tekniğiyle, şatoyu, soyluları, eşyaları, bahçeleri, yiyecekleri, çalışanları, giysileri ve baloyu, bir kameranın aktarışı gibi ayrıntılarıyla anlatır. Emma zevkten sarhoş gibidir. Sabaha kadar süren baloda, bir ara, hiç unutamayacağı bir adamla bir vikontla,  dans eder.
1. SUNUCU  -Geceyi şatoda geçiren Bovary’ler ertesi gün evlerine dönerler. Emma kendi gerçek hayatına uyum sağlayamaz. Artık eski Emma değildir.
MÜZİKGEÇİŞ
FLAUBERT  Bu sefalet hep böyle sürüp gidecek miydi?. Bundan hiç yakasını kurtaramayacak mıydı? Oysa mutlu bir hayat süren kadınlardan nesi eksikti ki? Vaubyesard’da vücutları kendisininkinden daha hantal, hareketleri, tavırları kendisininkinden daha adi bir sürü düşes görmüştü ve (bu adaletsizliğe) bu nedenle Tanrı’nın adaletsizliğine karşı lânet yağdırıyordu. Başını duvarlara dayayıp ağlıyor, çalkantılı hayatları, maskeli baloları, görülmemiş eğlenceleri, ayrıca bütün bunların sağladığı ve kendisinin hiç tatmadığı ürpertileri özlüyordu. Gitgide sararıp soluyor, yürek çarpıntıları çekiyordu. Charles ona kediotu içirip, kâfurlu banyolar yaptırdı. Ne var ki denedikleri her çare, kadını daha da çileden çıkarıyormuş gibiydi.
MÜZİKGEÇİŞ
1. SUNUCU  -Karısının derdini anlayamayan Dr. Bovary, Emma’yı Rouen’a, hocasına götürür. Hocası bunun bir sinir hastalığı olduğunu, hava değiştirmesi gerektiğini söyleyince Charles bir araştırma yaparak Yonville kasabasında doktorluk yapabileceğini öğrenir. Kasaba eczacısına mektup yazıp geleceklerini bildirir. Yonnville’e taşınmaları kesinleşir. Bu arada Emma bebek beklediğini öğrenir.
2. SUNUCU  Mme Bovary adlı eser üç ana bölümden oluşmaktadır. İlk bölüm Bovary çiftinin bulundukları şehirden ayrılma kararıyla sonlanır. İkinci bölüm Yonville kentini, içinde yaşayanları, tarihini, coğrafyasını anlatarak başlar. Bir gün ünlü bir adam olacağını hayal eden Eczacı Homais, Lion D’or hanının sahipleri, rahip, Mösyö Lheureux, Emma’yı görür görmez hayran olan noter kâtibi Leon Dupuis, Bovary’lerin Yonville’de ilk karşılaştıkları insanlardır.
1. SUNUCU  – Emma, anneliğe ve şehre alışmakla geçirir günlerini. Berthe adını verdikleri bir kızları olur. Berthe Emma’nın Vaubyesard şatosunda duyduğu bir isimdir. Çocuk geleneklere uyularak bir sütanneye verilir. Zaman zaman çocuğunu görmeye giden Emma’ya Leon eşlik eder. Kasabalı kadınlar bu konuda dedikodu etseler dahi Emma aldırmaz. Leon, konuşabildiği, hayallerini paylaşabildiği biridir.
2. SUNUCU  – Yonville’e ilk geldiklerinde tanıştıkları Mösyö Lheureux, iğneden ipliğe, kumaşlardan, ev eşyalarına kadar her şeyi satabilen biridir.  Emma’ya bir şeyler satmak ister, Emma reddeder. Leon’un ilgisi Emma’da, kendisini de korkutan bir şeyler uyandırır. Bunun üzerine Emma var gücüyle bu duygularıyla savaşır. Görmezden geldiği bu duygular onu ruhsal bir karmaşaya sürükler. Sonunda Yonville’e gelmeden önceki hastalığı nükseder.
1. SUNUCU  – Aşkına karşılık göremeyen Leon Yonville’den ayrılıp, hukuk okumak için Paris’e gider. Onun gidişi Emma’yı yaralar. Günlerce kendine gelemez . Sonra bir gün La Huchette malikânesinin sahibi Rodolphe Boulanger Emma’yı fark eder. Çiftliğinde çalışan birini tedavi etmesi için doktora getiren Rodolphe, otuz dört yaşında bekâr ve zengin bir adamdır. (SES YAVAŞLAR)
MÜZİKGEÇİŞ
FLAUBERT  Adam kendi kendine, “çok güzel” diyordu. “Doktorun karısı çok güzel! Güzel dişler, simsiyah gözler, zarif ayaklar, Parisli kadınları aratmayacak bir endam. Nereden buralara düşmüş? Kocası olacak o göbekli herif onu nereden bulmuş acaba?” “Adam bence salağın biri. Karısı düpedüz ondan bıkmıştır. Adamın tırnakları pis, sakalı en az üç günlük. O kapı kapı hastaları dolaşırken, karısı evde oturup çorapların söküğünü dikiyor. Herhalde pek sıkılıyordur! Şehirde oturmak, her akşam polka oynamak istiyordur. Zavallı kadıncağız! Mutfak masasının üstüne konmuş sazan balığı nasıl suya hasretse, o da aşka hasret olmalı! Birisi şöyle zarif iki üç iltifat etse, onu taparcasına sever, eminim bundan! Hem de nasıl şefkatli davranır, nasıl üstünüze titrer! Sizin için nasıl güzelleşir! İyi ama sonradan onu nasıl başımdan atarım?”
MÜZİKGEÇİŞ
2. SUNUCU  – Rodolphe düşündüklerini uygular. Kasabanın Tarım Şenliği kutlamalarında Emma ile yalnız kalmayı başarır. Emma garip bir duyguya kapılır, hayalindeki vikontun görüntüsü ile Rodolphe’un görüntüsü birbirine karışır. Sonraları da sık sık görüşürler. Emma’nın sağlığına iyi geleceği bahanesiyle Rodolphe, Charles’ı ikna edip, atla geziye çıkarlar. Hatta Charles karısı için bir at bile satın alır.
1. SUNUCU  -Mme Bovary’nin ihanete direnmesi uzun sürse de Rodolphe yılmaz, sonunda isteğine kavuşur. Emma’nın çöküşü başlamıştır. Mösyö Lheureux’ye giysiler, eşyalar sipariş eder, borçlanır. Borçlandıkça kocasının hastalarından gelen paraları harcar. Bu da yetmez, Lheureux’den faiz karşılığı paralar alır, boş senetler imzalar. Emma Yonville’den kurtulmak ister. Rodolphe’la ilişkileri dört yıldır devam etmektedir. Kasaba halkı durumu sezmiş, dedikoduya başlamıştır. Birlikte kaçmak için Rodolphe’u ikna eder, hazırlıklara başlarlar. Dr Bovary ise hâlinden memnun, gelecek için planlar yapar.(SES YAVAŞLAR)
MÜZİKGEÇİŞ
FLAUBERTGelecek ay kaçacaklardı. Emma güya Rouen’a alışverişe gidiyormuş gibi Yonville’den ayrılacaktı. Rodolphe, yerlerini ayırtacak, pasaportlarını çıkartacaktı, hatta Marsilya’ya kadar arabaya kendilerinden başkasının binmemesi için Paris’e mektup yazacaktı. Marsilya’ya varınca da bir araba satın alacaklar, oradan da hiç durmaksızın, Cenova üzerinden yola devam edeceklerdi. Emma eşyalarını önce Lhereux’nün dükkânına yollayacak, o da bunları dosdoğru arabaya yükleyecekti. Böylece hiç kimse kuşkulanmayacaktı. Ne var ki bunları kararlaştırırken, çocuğunu hiç düşündüğü yoktu. Rodolphe bundan söz etmekten kaçınıyor, Emma’nın da belki aklına gelmiyordu. Rodolphe bazı işlerini yoluna koymak için iki haftalık bir süre istiyordu, sekiz gün sonra on beş gün daha istedi, derken hasta olduğunu söyledi, daha sonra yolculuğa çıktı. Ağustos ayı gelip geçti, bütün bu gecikmelerden sonra 4 Eylül, pazartesi yola çıkmaya kesin olarak karar verdiler.
MÜZİKGEÇİŞ
2. SUNUCU-Burada bitirelim mi?
1. SUNUCU-Nasıl isterseniz. (ES) Sorularımız olacak mı?
2. SUNUCU-Elbette.. Sorular benden… Mme Bovary gerçekten ailesini terk edecek mi?
1. SUNUCU-Söylemem.
2. SUNUCU  -Bir noter kâtibinden söz ettik, Leon’dan, Yonville’e geri gelecek mi? Emma’nın, kocasının bilgisi dışında, yaptığı borçlar ne olacak? Daha öyle çok sorum var ki…
1.SUNUCU  -Bu kadarı yeter. Hem soruları hem yanıtları kitabı okuyanlara bırakalım ve söyleşimizi bitirelim.
2. SUNUCU    – Yazdığı eserlerin hak ettiği ilgiyi görmemesi Flaubert’i derinden yaralar. Son eseri Bilirbilmezler’in ikinci cildi üzerinde çalışırken geçirdiği felç sonucunda,  8 Mayıs 1880 yılında ölen Gustave Flaubert’i tanımaya, Ünlü eseri Mme. Bovary’i incelemeye çalıştık.
1. SUNUCU-Bugün aramızda olup heyecanımızı paylaşan herkese teşekkür ediyoruz. Hoşçakalın.
2. SUNUCU-Hoşçakalın.
EFEKTALKIŞLAR
MÜZİKBİTİŞ SİNYALİ