Ders 1

11 sayı halindeki bu Yazarlık Dersleri, Ayşegül Kanat tarafından Kayıp Dünya okurları ve yazar adayları için hazırlanmış ve 2002’de yayınlanmıştır.

1. Ders – 01.01.2002

(Orjinal metin için bu bağlantıya tıklayınız)


Hoş geldiniz Arkadaşlar!..

Kaç kişi olduğumuzu bilmiyorum. Siz de bilmiyorsunuz.. Dersleri izleyen arkadaşlar benimle birlikte yedi kişi olduğumuzu düşünsün lütfen.. Yani, yedi öğrenmeye istekli insan bir odadayız ya da seçtiğimiz herhangi bir yerdeyiz.. Gevşeyin.. Çay, kahve ve sigara içebiliriz.. Çok fazla not tutmayacağız.. Sohbet şeklinde , bilgilerimi size aktaracağım..( Sormak istediğinizi ne yazık ki hemen soramayacak, “forum” yoluyla ulaştırabileceksiniz.. KD’nın bir sonraki sayısında yanıtlamaya çalışacağım..)

Evet!.. Yazmak.. O, heyecanlı bir yolculuktur.. Hazırlığı günlerce sürer.. Zaman zaman hazırlığınız boşa gidebilir… Korkunç ve acıtan bir gerilim yaşarsınız.. Konu, karakterler, mekân, hedef kitleniz ve iletmek istediğiniz mesaj… Her şey hazır.. Kâğıt ya da bilgisayarınız size, siz ona bakar durursunuz..Tek kelime yazamazsınız.. Kendinizden, inançlarınızdan kuşkuya kapılırsınız.. Oysa beyninizde yazmıştınız.. Hatta altına cafcaflı bir imza da atmıştınız.. Bu, hep olur ve her yazar bunu yaşar. Korkmayın, hazırlığınız boşa gitmeyecektir.. Bu hazırlığı, şimdi de değerlendirebilir, olmazsa başka bir eserinizde yan öykü olarak kullanabilirsiniz… Hazır olan bu malzeme değerlendirilmek üzere sizi bekleyecektir…

Fark ettiğiniz gibi “hazırlık” deyip durdum. Çünkü ilk aşama budur. Hazırlığınız yoksa yazamazsınız. “Yazma eylemi” düşünce olarak beyninizde sizinle birlikte yaşar gider.. Nedir bunlar? Çarşıda alınıp satılır mı? Hayır… Hazırlığın ilk malzemesi kendinizsiniz.. Deneyimleriniz, sevgileriniz, nefretleriniz, tanıklıklarınız, ilişkileriniz, yeme-içme alışkanlıklarınız, okuduğunuz ve gördüğünüz her şey…Kısacası “siz”…

Turgut Özakman “her yazarın bir not defteri bulunmalıdır” derdi.. Hepimiz yoğun yaşıyoruz her şeyi.. İlgimizi çeken bir olay, kişi bize malzeme olabilir..Metroda, minibüs veya otobüste gözümüze çarpanı indiğimiz an unutabiliriz.Ya da gördüğümüz bir rüyayı.. Hatırlasaydık “çok güzel öykü olurdu” dediğimiz bir çok olay… Buna fikirlerimizi de ekleyebiliriz.. Yeni bir yaşam tarzı, dil, ilişkiler… Farklı bir şey gelmiştir aklımıza.. Devrim yaparız bununla.. Edebiyatta çığır açarız.. Ne oldu orada? Kadın bayıldı galiba?.. Olayla ilgilenirken düşündüğümüz uçar gider.. Özgün düşüncemiz bir güvercin olup itmiştir uzaklara..

Sonra bir gün “yazma aşkı” duyarsınız, delicesine… Tetikleme olmuştur.. İşte “ilham” budur. Yazma arzusu… Sevmek gibi.. Yeme-içme, nefes almak gibi.. Kalbiniz çarpar, hızlanır ve “evet ama ne yazmalıyım?” Defteriniz Hızır gibi yetişir imdadınıza.. Bir gazete haberini yazmıştınız oraya.. “Şimdi işe yarar bu” diye düşünürsünüz.. Sormak gerek: Hepsi bu mu? Hayır, keşke bu kadar kolay olsa… Sıra yaşam görüşünüzde, olaya bakış açınızda.. Sağ ya da sol düşünceleriniz vardır.. İnsan deyince ne anlıyorsunuz? Eşcinsel hakları bu kavramın içinde midir, dışında mıdır? Çocuk hakları konusunda ne düşünüyorsunuz? Düşünce özgürlüğü evet ama nereye kadar özgürlük.. Sınırı var mı? Sorular uzar gider.. Yanıtları söylediğim gibi hazırlık torbanızda var.. Oraya bakıp yanıtlayacaksınız.. Ve bana göre en zor aşama “ana fikir” ne olacak? Bazıları “tema” der buna.. Bazıları “mesaj.” Siz ne isim istiyorsanız verin.. Bir manzara anlatmak için bile “temanız, ana fikriniz” olmalıdır..

Sizi sıkmamaya çalışarak “tema”dan söz etmenin zamanı geldi.. “Ben öykümü yazar,bitirir, temayı oradan bulur, çıkarırım” diyemezsiniz.. Dağılırsınız çünkü.. Okurlarınız da dağılır. “Yeşil güzeldir” den yola çıkıp başlarsınız. Anlattığınız tepenin altındaki antik hazineye geçerseniz, kafanızdaki öykü yerine başka bir öykü çıkar ortaya..”Yeşil”le ilgisi olmayan… Çok güzel ve ilginç bir aşk öyküsüne başladınız diyelim.. Tema “Uzaklık aşkı güçlendirir” olsun..

Kafanızda bu odak noktasıyla yola çıktınız… Aşk hakkında bildiklerinizi, beklentilerinizi yazdığınız ama uzaklıkla, güçlendirme kavramıyla ilgili tek söz etmediniz.. Aşk hakkında ansiklopedik bilgi istersem neden sizin yazdığınızı okuyayım?. Bilgiyi kaynağından, hem de bilimsel olarak, alır öğrenirim.Tema, size yol gösterir.. Tema, düşüncelerinizi, anlatmak istediğinizi bir arada tutar.Tema “konu” değildir.. Sakın karıştırmayın.. Tema, kesinlik bildiren bir cümledir..

“Aç ayı, oynamaz”
” El, elden üstündür” Liste uzar gider.. Bu arada dikkat edilmesi gereken husus, okuyucuyu “aptal” sayıp, “bak, bu öykümün temasıdır” dememeliyiz.. Ustaca anlatmalıyız bunu. Çünkü tema ana fikrimiz için bize gereklidir.. Okuyucu adım adım hissetmeli bunu..Olaylar, konu, karakterler ve benzeri araçlarla…Öykü bittiğinde ana fikir konusunda bize katılmalıdır.. “Yazar, demek istediğini çok güzel anlatmış” demelidir.

Sizi bir yöne daha çektiğimi anladınız, değil mi? Konu ve hedef kitle… Bir sonraki derste bunlar üzerinde duracağız.. Bardaklarınızı ve sigara tablalarınızı toplamayı unutmayın. Burayı, bulduğumuz gibi bırakalım..

NOT: Sırası geldikçe, yardımcı olması açısından, kitap isimleri vermek istiyorum. Yine Sayın Özlem Alpin’in notlarının çıktısını almayı unutmayın. Elinizin altında dursun ve sık sık göz atın onlara..


TEMEL YAZIM KILAVUZU, ÖZÖN Nijat, KABALCI YAYINLARI
TÜRKÇE SORUNLARI KILAVUZU, ALPAY Necmiye, METİS YAYINLARI
ROMAN YAZMA SANATI, TOBİAS,B. Ronald, SAY YAYINLARI